Çare aramadım zannetme, Çıkmaz yolları zorladım.
Gittim olmadı,kaldım olmadı...
Bitti diyorsam laf değil…
Bir anlık öfke zannetme, Çoktan yitirdim sabrımı…
Kaçtım olmadı,sustum olmadı Bitti diyorsam laf değil…
Son noktayı koyabilmek, çok zor demiştim içimden.
Ne sancılarla kıvranmıştım son nokta için.
Halbuki o son nokta canımın en yandığı gün,benden
habersiz,yüreğim tarafından konmuştu.
Bir yola çıktım. Sevdam ve ben.
Ah ne çetin yoldu.
Dikenler,çukurlar,tümsekler. Kar,fırtına,ayaz.
Kimi gün kavurucu çöl sıcakları.
Ama ben kararlıydım aşmalıydım yolları.
Bana beceriksiz diyenlere ispat etmeliydim kendimi.
Hoş bu da pek umurumda değildi hani.
Bu yolda yalnız değildim ya.
Yüreğim ellerinde sevdiğim vardı.
Ben bu güçle ne engeller aşardım.
Aştım da bir çok engeli küçücük bedenim,
kocaman yüreğimle aştım. Aslanlar,kaplanlar,
toplar tüfekler ne yapabilirdi.
Bendeki yüreğekarşı.
O yürek ki sevdi mi tam seven,Ferhat tı,Şirin değil.
Çünkü Şirin bekleyendi. Ferhat dağları delen.
Ferhat'tım ben dağları delen . Ama Şirin'in istediği sadece
o dağlardan açılan yoldu.
Dikenleri, canı yanmasın diye söküp atıyordum.Açtığım yoldan ilerliyordu. Kanayan parmaklarımın farkına bile varmadan.
Çünkü o aşkı bilmiyordu.
Bense iki kişilik bir yoldayım sanıyordum. Ben engelleri
aşmaya çalışıyor, Onu etraftaki yaban güllerindem,
hercai menekşelerden koruyordum.
Öyle olması gerektiğini sanıyordum.
Oysa yola yalnız çıkmışım bilmiyordum.
Yolun bir yerinde bir küçük papatya, aslında tek
görevimin dağları delmek olduğunu öğretti
Yaban güllerinden,hercai menekşelerden korudum ama,
küçük papatyanın farkına bile varamadım.
Farkına vardığımda ise yalnızdım.
Başarmıştım dağlar delinmişti. Ama sevdam suların altında kalmıştı