yagmurundilinden
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

yagmurundilinden

şiirler, dini içerikler, tartışma alanları, sohbetler, müzikler
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 YAĞMUR NURULLAH GENÇ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
yağmur_damlası
Admin



Mesaj Sayısı : 40
Kayıt tarihi : 18/11/08

YAĞMUR NURULLAH GENÇ Empty
MesajKonu: YAĞMUR NURULLAH GENÇ   YAĞMUR NURULLAH GENÇ Icon_minitimePaz Ocak 11, 2009 12:24 am

YAĞMUR



Var edenin adıyla insanlığa inen nur

Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından

Toprağı kirlerinden arındırır bir yağmur

Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından

Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat

En müstesna doğuşa hamiledir kainat

Yıllardır bozbulanık suları yudumladım

Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları

Yağmur seni bekleyen bir taş da ben olsaydım



Hasretin alev alev içime bir an düştü

Değişti hayal köşküm gözümde viran düştü

Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde

Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü



İhtiyar cübbesinden kan süzülür nebinin

Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla

Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin

Sarsılır ebu kubeyz kovulmuş feryatlarla

Evlerin anasına dikilirken yeşil bayrak

Yeryüzü avaredir yapayalnız ve kurak

Zaman ayaklarımda tükendi adım adım

Eyula bir ağ gibi ördü rüyalarımı

Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım



Yağmur gülşenimize sensiz baldıran düştü

Düşmanlık içimizde dostluklar yaban düştü

Yenilgi ilmek ilmek düğümlendi tarihe

Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü



Bir güzide mektuptur çağların ötesinden

Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına

Yayılır o en büyük muştu pazartesinden

Beyazlık dokunmuştur gecenin siyahına

Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin

Sükutu yar sevinci dualar kadar derin

Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım

Bir cezir yaşadım ki yaşanmamış mazide

Dokunduğun küçük bir nakışta ben olsaydım



Sensiz kaldırımlara nice güzel can düştü

Yarılan göğsümüzden umutlar bir can düştü

Yağmur kaybettin bütün hazinesini ceddin

En son avucumuzdan ince ve mercan düştü



Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan

Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar

Mutluluk nameleri işitirler hiradan

Bir devrin korkusuyla halkalanır yokuşlar

Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri

Paramparça ateşler şahının hayalleri

Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım

O mücella çehreni izleseydim ebedi

Sana sırıl sıklam bir bakışta ben olsaydım



Sarardı yeşil yaprak dal koptu fidan düştü

Baykuşa çifte yalı bülbüle zindan düştü

Katil sinekler deldi hicabın perdesini

İstiklal boşluğunda arılar nadan düştü



Dolaşan ben olsaydım sahabenin damarında

Tablosunu yapardım yıkılan her kulenin

Ebedi aşka giden esrarlı yollarında

Senden bir kıvılcımın süreyya bir şulenin

Tarasaydım bengisu fışkıran kakülünü

On asırlık ocağın savururdum külünü

Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım

Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak

Uğrunda koparılan bir baş ta ben olsaydım



Sensizlik depremiyle hancı düştü han düştü

Mazluma sürgün evi zalime cihan düştü

Sana meftun ve hayran sana ram olanlara

Bir bela tünelinde ağır bir imtihan düştü



Badiye yaylasında koklasaydım izini

Kefenimi biçseydi ebvada esen rüzgar

Seninle yıkasaydım acılar dehlizini

Ne kaderi suçlamak kalırdı ne intihar

Üstüne pırıp pırıl damladığın bir kaya

Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya

Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım

Tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu

Bahiradan süzülen bir yaş da ben olsaydım



Haritanın en beyaz noktasına kan düştü

Kırıldı adaletin kılıcı kalkan düştü

Mahkumlar yargılıyor hakimler mahkum şimdi

Hakların temeline sanki bir volkan düştü



Firakınla kavrulur çölde kum taneleri

Ahuların içinde sevdan ak kor gibidir

Erdemin bereketin doldurur haneleri

Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir

Şemsiyesi altında yürürsün bulutların

Sessiz yükü zehirdir en güzel imbakların

Devlerin esrarını aynalara sorsaydım

Çözülürdü zihnimde buzlamış düşünceler

Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım



Sensiz tutunduğumuz dallardan yılan düştü

İlkin karardı yollar sonra sonra heyelan düştü

Güvenilen dağlara kar yağdı birer birer

Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü



Yağmur duysam içimin göklerinden sesini

Yağarsın taşlar bile yemyeşil filizlenir

Yıldırımlar parçalar çirkefin gövdesini

Sel gider de zulmetin çöplüğü temizlenir

Yağmur bir gün kurtulup çağın kundaklarından

Alsam ölümsüzlüğü billur dudaklarından

Madeni arzuların ardında seyre daldım

Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini

Senin için görülen bir düş de ben olsaydım



Şehirler kabus dolu köylere duman düştü

Tersine döndü her şey sanki asuman düştü

Kırık bir kayık kaldı elimizde hayali

Hazindir ki dertleri aşmaya umman düştü



Ayrılığın bağrında büyüyen bir yaradır

Seni hissetmeyen kalp kapısız zindan olur

Sensiz doğrular eğri beyaz bile karadır

Sesini duymayanlar girdabında boğulur

Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenin

Şaşkınlığa açılır gözleri görmeyenin

Saatlerin ardında hep kendimi aradım

Bir melal zincirine takıldı parmaklarım

Yeryüzünde seni bir görmüş de ban olsaydım



Sensiz ufuklarıma yalancı bir tan düştü

Sensiz kıtalar boyu uzayan vatan düştü

Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül

Yüzyıllar boyu dorukta bekleyen sultan düştü



Ay gibisin güneşler parlıyor gözlerinde

Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay

Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde

Sümeyrayı arıyor her damlara bir saray

Tahumlar ve iklimler senindir mevsim senin

Bekanın fırçasında solmayan resim senin

Yağmur bir gün elimi ellerinde bulsaydım

Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme

Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım



Tavanı çöktü aşkın duvarlar üryan düştü

Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü

İniltiler geliyor doğudan ve batıdan

Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü



Islaklığı sanadır ahımın efganımın

İçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler

Sendendir eskimeyen cevheri efkarımın

Nazarın ok misali karanlıkları deler

Bu değirmen seninle dönüyor ahenk senin

Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin

Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım

Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar

Sana hicret eden bir kureyş de ben olsaydım



Yağmur sayrılığıma seninle derman düştü

Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü

Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün

Bir dönüm noktasında aklıma rahman düştü

Nefesinle yeniden çizilecek desenler

Çehreler yepyeni bir değişim geçirecek

Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler

Anneler çocuklara hep seni içirecek

Yağmur seninle biter susuzluğu evrenin

Sana mümindir sema sana muhtaçtır zemin

Damar damar seninle hep seninle dolsaydım

Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın

Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım



Kardeşler arasına hey hat suizan düştü

Zedelendi sağduyu körleşen izan düştü

Şarkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın

Bahçemize sensizlik hazan düştü



Yağmur seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

Çöl de seni özleyen bir kuş da ben olsaydım

Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım

Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım

Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım

Bahiradan süzülen bir yaş da ben olsaydım

Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım

Senin için görülen bir düş de ben olsaydım

Yer yüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım

Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım

Sana hicret eden bir kureyş de ben olsaydım

Damar damar seninle hep seninle dolsaydım

Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın

Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım



Nurullah Genç
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://yagmur.benimforum.org
 
YAĞMUR NURULLAH GENÇ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
yagmurundilinden :: deneme-
Buraya geçin: